Artık kabullenmişliğin yorgun havasını, alıyorum şimdi..
Senden bana kalan ezgiler,
Dinlediklerim hep seni hatırlatıyor bana
Vurgun yemiş satırlarım son yıkıntıların altında çırpınırken..
Kac kez okudum sayısını bende bilmiyorum
O mutlu günlerde yazılanları
Hepsi ezberimde şimdi, yokluğunda
Yokluğunda onlar bana yoldaş arkadaş onlar avuntum
Ben derinden bir türkü tutturmuşum akıp giden zamana..
Hani o ençok senin sevdiğin
Saatlerce dinlediğin dinlediğim
Bana hep seni anlatan
Hislerim yanıyor!..
Yokluğunda körelmiş hislerim,
Kalemim kırık tanımaz senden başka bir hece
Ne zaman kalemi alsam elime adın oluyor yazdığım
İlk hece sen oluyorsun seni yazıyorum
Dumanını çekiyorum içime efkar sigarasıdır diye..
Sensizliğin o içimi yakan parçalayan
Beni yavaş yavaş ölüme götüren dumanını
Bu kara sevdamın bir hiç uğruna bitişinin
Verdiği sızıyı çekiyorum içime sensizliğinde
Ve ben artık,
Kaybetmişliğin ardından ağlayan çocukları
Elinden o çok sevdiği alınan çocukları oynuyorum..
Neydi bizi bu karanlığın girdabında rotasız bırakan..
Hangi gururdu hangi sözdü
Hangi limandı sevdamızı elimizden alan
Neydi hislerimizin dumanını savuran?..
Sessiz bizi içten içe ateşsiz yakan
Yok olmuşluğun keyifsizliğini mi sürmeliyim şimdilerde..
Yoksa senin yok oluşunun acısını mı sindirmeliyim
Asla alışamayacak olsam da içime?..
Yoksun!..
Bir hayal kadar duman,
Bir duman kadar bulanık hayalin..
Tutunacak gibi oluyor ümitlerim..
Tutunduğum dallar elimde kalıyor birer birer
Bir adım veriyorum sana karşı..
Önümde geçilmez bir uçurum yokluğun
Tut tut tut ellerimden ne olur ben düşüyorum
Bulanıklığı da kalmıyor dumanının..
İçime çekiyorum aldığım son nefes gibi
Yoksun!..
İşte az önce verdiğim nefes kadar anlıktı varlığın..
Az önce hayat verdin bana,
Ama şimdi; yoksun!.. DEVAMI>>>