MUTLULUK OYUNU
Bembeyaz katman katman bulutlar ortak olup üfürdüler nefreti. Salıncaktaki çocuk duydu tüm sessizliğe karışan uğultuyu. Saçları rüzgarında savruldu salıncağın. Minicik ayaklarını yere değdirmeye çalıştı ve başardı. Durdu ve tüm beyazlığıyla havada duran bulutlara baktı. Hareketsiz ona bakıyorlardı. Elini havaya kaldırdı. Parmaklarının uzandığı her bulut irkilerek kaçtı geriye. Çocuk parmaklarını nereye uzatsa kaçışıyordu pamukçuklar. Güldü. Tebessümü tüm suratını aydınlattı çocuğun. Salıncaktan atladı aşağıya. Toprak zemine iki ayağını da sağlam basıyordu artık. Başı yukarıya dönük iki eliyle uzanıyordu göğe. Ardında salıncak ağlıyordu içten içe, terk edilişine. Çocuk kollarını iki yanına açtı ve kucaklarcasına uzandı göğe. Bulutlar toparlandı iki kol arasında kalan alana. Sonra birden çocuğa uzanıp;
-“Yapma!” dediler. Çocuk irkilerek durdu. Kollarını indirdi. Bulutlar yine gevşediler gökte. Ve devam ettiler konuşmaya;
-“Eğer sıkıştırırsan bizi yok oluruz. Eğlence istersen seni eğlendiririz her zaman ama yok etme bizi.”
Çocuk başını önüne eğdi. Toprağa bir damla yaş düştü. Bulut onun ağladığını fark etti. Ve gizliden gizliye toprağa seslendi. Yardımını istemek için. Bu ufacık kalbi kırmanın üzüntüsüyle. Birden toprak hareketlenip dile geldi, çocuğun ayakları altında.
-“Neden ağlıyor bakalım bu ufaklık?” Çocuk yine ürktü. Ama bu babacan tavır dostane biri olduğu izlenimini yarattı onda. Toparlak parmakları göğü işaret etti. Bulut yine ürkerek yarık açtı, parmağın işaret ettiği noktada. Toprak söylendi buluta;
-“Ağlatmışsın bu ufaklığı sorgusuzca. Ama bilirim ki bu ufaklık pek bir yaramaz gözükür gözüme. De bakalım ne etin bulut kardeşime?” Çocuk ses çıkarmaz ama başı hala toprağa dönüktür. Bakışlarıysa boşluğa.
-“Pekala ufaklık bana dikkatlice kulak ver bakalım. Biz sizin için buradayız. Sizin zevk-u sefanız, besininiz, yatırımlarınız, sağlığınız vb. gibi daha niceleri için varız biz. Sen toprak anadan kendine ne türlü oyunlar çıkarabilirsin bilir misin? Mesela sadece benden kaleler inşa edebilir, askerlerini komuta edersin buradan” Bulut söze girdi hemen;
-“Mesela ben senin için ne şekli istersen o olurum. Bazen bir koyun, bir at, bir araba olurken kimi zaman araba bile olurum içinde diyar diyar dolaşacağın.”
Çocuk şimdi göğe bakıyordu. Biraz sonra kafasını önüne eğip yumuk yumuk elleriyle gözyaşlarını siliyordu. Toprak yine dillendi;
-“hadi bakalım çök yere bir kale inşa edelim beraber.” Çocuk gülümsedi. Minicik poposu yere konuşlanırken toprak ona malzemeleri temin ediyordu sonra uyardı;
-“Hey şu yukarıdaki bir otomobil değil mi?” Gözlerine inanamıyordu ufaklık bu pamuktan yapılmış bir arabaydı adeta gök yüzünde uçuyordu. Ayaklandı ve uzandı arabaya. Yere yaklaştı araba ve kapısını açtı çocuğa. Ürkek buluta yerleşen çocuk hevesle gitmeyi bekledi. Bulut toprağa teşekkür edip havalandı göğe. Uzaklara. Tahtını altından yapan adamın ülkesine. Çocukların mutlu olduğu bir krallığa.
|